Ay bayılıyorum herkesi korkutmaya. Özellikle şirkettekileri ama en çok Ülkü'yü birde korkmaya korkan Dilruba'yı...
Aslında dün yazacaktim vakit olmadı pek.
Ülkü ikram görevlimiz. Hepimizin ablası.
Sabah en erken gelen servis bizim ki olduğu için çayı ben demliyorum :) Diğer ikram görevlisi Murat gelene kadar ben herşeyi hazırlamış oluyorum. Ülkü de evi yakın olduğu için yürüyerek geliyor ve 07:55'te kart okutup giriş yapıyor.Kısaca hazıra konuyor.
Dün de...
Çayı demledim gelen gazetelerin eklerini aldım okuyorum. Murat geldi traş olmaya gidecekti "dur gitme Ülkü gelir 5dk. sonra korkutalım" dedim. Dünden razı zaten :) napalım napalım derken. Ben "sen yine tezgahın altına gir saklan gelince belli ederim sana" dedim. Murat'ta " bu sefer daha korkutucu olsun bu siyah şalıda kafama örteyim" dedi. Baktık Ülkü geliyo Murat saklandı. Gelir gelmez Murat yokmu diye sordu tabii. Ben de bozuntuya vermeden bi yandan gazete okuyup "Geldi de traş olmaya gitti. Bak fişleri takmamışlar çayı demleyemedim" dedim. Diyorum ama Murat'ın duyacağı şekilde yüksek sesle. Ülkü cafenin içerisine girdiğinde Murat başında siyah örtüyle fırlayınca Ülkü'nün yüzündeki ifade (nasıl anlatayım bilemedim yok öyle bir tarif), aayyyyyyyy diyerek bağırması ve sandalyeye çökmesi 10sn. içerisinde oldu. Tabiii biz yerlerdeyiizzz. Gülmekten gözlerimden yaş geldi karnıma da ağrılar girdi.
Bütün gün boyunca söylendi bana. Hep bunlar senin başının altından çıkıyor diye.
(Birgünde ben girdim dolaba kapısı aralık bu geldi elini koydu köşeye içeriden eline dokunuyorum. Anaaammm diye bağırıyor ama kaçamıyor)
Ülkübucks...
Ne mi bu...¿
Ben yaptım görünce çok sevindi....
İşte
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder