Leyleği havada gördüğümde babama söylemiştim. Bu yıl gezerim ben diye, o da "ev de durduğun mu var zaten?" demişti :)
Arkadaşım toplantı sebebi ile Münih'e gidecekti. "Biletini al gel nasılsa vizen var" dedi. Hiç ikiletmedim.. Rezervasyonları yapıp biletleme işlemlerini tamamladım 21 Nisan'da akşam üzeri Münih havalimanındayım.
Almanlar kesinlikle Türk'lere karşı farklı davranıyorlar...! Sormadığı sor kalmadı, Niye geldin, kaç gün kalacaksın, nerde kalacaksın, otele nasıl gideceksin, dönüş biletin nerde, buradan neden başka ülkeye geçiyorsun, neyle gideceksin, Viyana'da nasıl kalacaksın, vizen neden Yunan vizesi, giriş çıkışında ki damga silik olmuş... Problem çıkartmak için sormadığı kalmadı. Pasaport kontrolünden çıktığımda benim bavulum haricinde dönen sadece 2 bavul vardı.
Çıktım taksici Türk :) Sinem'i aradım ben taksiye biniyorum diye "taksiciyi ver oteli tarif edeyim" dedi. Sorun yok Türk zaten Ahmet getirecek beni" dedim. Kahkahayı bastı "Burada da Türk bulmuşsun hemen iyi hadi gel" dedi.
Yol boyu konuştuk. Ahmet, "abla burada hep böyle bizim yaşadığımız zorlukları anlatsak kimse inanmıyor" dedi. Hak verdim çocuğa...
Bavyera bölgesi biraz daha gelir düzeyi yüksek olanların yaşadığı bölgeymiş. Arabaların çoğu BMW ve Audi. Sonra VW geliyor. Milliyetçi memleket :)
Her taraf yemyeşil. Evler Legolardan yapılan evler gibi kocaman çatılar, büyük veranda ve bahçeli. Yollar düzgün, herkes kurallara uyuyor.
Otele gidip odaya eşyaları bıraktım. Yandex Pin iş başında. Sinem bana arkadaşları ile gideceği yerin adresini söylemişti. Haritam da gördüm çok kolay yerde. Kapıyı açıp içeri girdim baktım masa da oturuyorlar. Kaybolmadan gelmeme şaşırdılar tabi..
Kısa bir süre oturduk sonra hem benim söylediklerimi hem de onların söylediklerini Sinem tercüme etti. (Almanca mı öğrensem acaba? diyorum, sonra kendi kendime ulan yıllardır İngilizce öğrenemedin ne Almancası diyorum :))
Otele yürüyüp üzerimizi değiştirdik veeeee Münih merkeze gidiyoruz..
Bayern Münih maçı olduğu için sokaklar kalabalık biraz dolaşıp yemek yiyelim dedik ama her yer tıklım tıklım. Hard Rock Cafe de yiyelim dedik. Bira sudan ucuz diyorlardı inanmıyordum. Gerçekten ucuz :)
Yarın gelip şuraya gidelim buraya gidelim planı yapıp otele uyumaya gittik. Sinem yine toplantıya gidecek öğlen çıkacaktı.
Ben uyandığımda eşyaları topladım bavulları lobbye atıp kahvaltı salonunda soluğu aldım :) Alman ekmekleri ve nutelllllaaaaa yayıla yayıla kahvaltı keyfi yaptım bahçede. Öğlen sinem geldi Allianz Arenayı görmeden şehir merkezine gitmeyelim dedik. "Abii adamlar yapmış" diyoruz ya kesinlikle yapmışlar. Tribün girişleri yolları otoparkları o kadar düzenli ki. Bizim olimpiyat stadından BJK maçı sonrası çıkışımız aklıma geldi. Kabuuusss gibiydi.
Munih'te,
- Görün,
- Marienplatz
- Viktualienmarkt
- New Town Hall (Neus Rathaus)
- Allianz Arena
- Hard Rock Cafe
- İngiliz Bahçesi
- BMW Müzesi (ben gitmedim zaman kısıtlılığı sebebi ile)
Tren ile Viyana'ya gideceğiz. Aktarmaları ve saati kontrol etmedik ama en önemlisi biletleri almadık. Siz siz olun rahat davranmayın. Aynı gün alınan biletler için çok daha fazla ücret ödüyorsunuz. 1 kere mi geleceğiz dedik zaten yapacak bir şey yok moral bozmaya ise hiç gerek yok. Ücretini ödedik tren saatini bekliyoruz. Yaşasın selfie çıbııııı deyip bol bol fotoğraf çektik. Geyik yaparken VW araçların tren ile nasıl gittiğini gördüm "aaaaa limana gidiyor bu arabalar" dedim. Ne uzunmuş tren geç geç bitmedi vagon vagon min. 300-400 araç vardı sanırım.
Trenimiz geldi bindik. Bavullarımızı düşmeyecek bir biçimde yerleştirdik ikili koltuklara geçtik. Her durak bilgisi ve varış saati yazıyor ekranlarda. 2saat sürüyor neredeyse. Masalı dörtlü bir koltuk boşalınca hemen oraya geçtik. Biz zaten yolluklarımızı hazırlamıştık. Salzburg'a kadar Jägermeister'larımızla gıybetin dibine vurduk :)
Tren yolculuğu yapacaksanız mutlaka gündüz yapın etrafı seyrede seyrede gidin. Yeşilin her rengini görebilirsiniz. Evler lego evleri gibi çatıları kocaman verandaları müthiş. İmrenmedim değil :)
Salzburg'ta tren değiştireceğiz. Hat numaralarını kontrol ettik 20-25 dk varken istasyonda ki hediyelik dükkanlara baktık ama her şey çok pahalı bir magnet 5€! dursun bir de kalsın dedim. Bizi Viyana'ya götürecek trenimizi beklemek için üst katta çıktık banklarda oturup trenin gelmesini bekliyoruz. Uzun bir istasyon biz en uçtayız tren gelip daha ileride hatta çok çok daha ileride durunca bavullarla koşmaya başladık :)
Trene bavullar ile birlikte kendimizi attık. Hemen hareket etti tren. Almanya trenine göre Avusturya trenleri daha konforlu ve en önemlisi Wifi var..! Bulunmaz bir nimet benim gibi internetsiz yapamayanlar için.
Tam yayıldık Sinem "Piiinn keşke kahve alaydık laaa" dedi. Cümlesi bitince bir fokurtu sesi ile Nespresso makinesi ile görevli geldi. Bizim mutluluk tarif edilemez.. Adama çok çok teşekkür ettik. Bize acımış olacak ki "makineyi vagonun sonuna bırakıyorum isterseniz yine alırsınız" dedi.
Hızlı tren 225km/h ile limitleri zorladı 2,5 saat kadar da Viyana'ya yolculuğumuz sürdü. Metin amca bizi istasyondan aldı eve gittik. Zennur teyzem uyumamış bizi beklemiş :) yol yorgunu değiliz laf lafı açtı 3gibi uyuduk. Sabah'ta erkenden uyandık. Özge ve Masal geldi kahvaltı yaptık birlikte. Hasret giderdiler teyze yeğen. Ben Derin'i görmeden yapamam nasıl dayanıyorsun dedim Sinem'e. Çok zor oluyor işte dedi :(
Viyana muhtarı Özge kültür turunu hazırlamış. Şuraya gideceğiz, buraya gideceğiz şunu yapacağız. Hazırlanıp evden çıktık. Ubahn ile başlayacağımız noktaya gittik. Parklar, yollar çok ama çok düzenli. Yaşam kuralları da öyle. Kırmızı ışıkta yaya olsan bile geçemezsin 50€ cezası var. bisiklet yolundan yürüyemezsin bir bisikletli çarparsa suçlu sensin onunda cezası var..
Dolu dolu, bol kahkahalı 4 gün geçirdim. İyi ki de gitmişim. Dostum/kardeşim Sinem iyi ki gel demiş. Ne kadar teşekkür etsem az olur.
Viyana'da
Görün,
- Stephansdom
- Graben
- Wiener Ringstrasse
- Donauturm
- Prater
- Schweizerhaus
- Kahlenberg
- Hundertwasser Haus
- Heldenplatz
- Cafe Central
- Schloss Schönbrunn
- Riesenrad
- Belvedere
- Demel K.&K. Hofzuckerbacker
Yiyin
- Figlmüller - Schnitzel
- Schweizerhaus - Bira
- 1516 The Brewing Company - Bira
- Eis - Greissler - Dondurma (1.Sırada)
- Zanoni & Zanoni - Dondurma (2.Sırada)
- Cafe Central - Sachertorte + Melange (çeşit çeşit minik pastalardan tadın)
- Restaurant Donauturm - Marillenkugel
- Zum Scwarzen Kameel - Gulasch
Fotoğrafları da ekleyelim bu yazıyı da tamamlayalım..
Ford Ka'mız ile yollar bizim..
Viktualenmarkt'ta "herkes mi bira içer?" dedim
Marienplatz
A.Fitch hep en sevdiğim mağaza olmuştur :)
Alex ve Maxi çok şekerlerdi.
Sarı Tren, gelir geldi gidiyor gitti...
Yavrum şu arkadan gelen tren mi? Bizi ezer gider mi?
Trenimizi beklerken eğlenmeyi sizden öğrenecek değiliz..
O son Jagermeister'leri içmeyecektik.
Salzburg'ta Viyana trenini beklerken..
Hiç uykum gelmedi ki benim
Hundertwasserhaus
Naschmarkt... (Aperol Prosecco candır)
Özge ile Yeşili sev doğayı koru isimli çalışmamız
Parklar şahane.. Tertemiz..
Yaşasın selfie çıbıııı
Hiç tırsmam.. Aksine çok severim..
1516 The Brewing Company
(Tartışmasız biraları çok çok iyi)
Cafe Central.. Piyano eşliğinde ister yemeğinizi, isterseniz tatlınızı yiyebilirsiniz
Evin yakınında ki köprüden manzara
Minnoşum Masal'ım... (Gözlere bir maşallahınızı alırız)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder