2 Aralık 2019 Pazartesi

Gittim, Gördüm - Yine yeniden Thessaloniki (Selanik)


Kalimera Thessaloniki..


Yurtdışı seyahat planlarını yapıyorum, biletleri alıyorum ama vizem yok…
Klasik “Hadi bi Yunan yapalım” dedim. Vize başvuru evraklarını iki saatte hazırladım. Arkadaşıma da formu doldurttum, randevuyu aldırdım sabah buluşup kahvaltı yaptık ardından direkt başvuru merkezine..
Sıramız geldi evraklarımızı teslim ettik. Teslim kağıtlarımız ile yıllardır birlikte gitmek istediğimiz Selanik için artık sadece vizelerimizi bekliyoruz..
4 gün sonra vizeler çıkmıştı. 1 yıllık Avrupa vatandaşıyım diye geziyorum gülerek. 17 Mayıs Cuma gece çıkar Pazar günü döneriz dedik öyle de yaptık..
Gece 02:00 gibi yola çıktık. Tekirdağ çıkışında bir kahve içiyoruz. Sonrasında klasik mola noktam Ünal Peynircilik’te tost yemeliyiz dedim. Karnımızı doyurup sınır kapısına kadar devam ettik. Sabaha karşı olduğu için sadece tırlar vardı. Hızlıca sigortayı yaptırıp işlemleri tamamlıyoruz ve zaman kaybetmeden Yunanistan’a geçiyoruz..
Yol boyunca hiç susmadık desem yeri var. Konuşacak ne çok şey buluyoruz dedik.. Aynı şeyi düşündüğünüz, aynı dili konuştuğunuz dostlarınız olsun hep yanınızda.. Sırtınız yere gelmez..!

Kalimera dedik şehre girince.. İkimiz içinde yeri apayrı Selanik’in.. Booking’ten rezerve ettiğimiz evimize gidiyoruz direkt.. Otopark yok ama kapının önü boş :) (Park yeri konusunda çok ama çok şanslıyımdır) Ev sahibimiz çok şeker. “Bir daha gelirseniz bana yazın internetten rezervasyon yapmayın” dedi anahtarları verdi gitti.

Ev, Aristoteles meydanına yürüme mesafesinde. Eşyaları bırakıp kendimizi sokağa atıyoruz. Kahvaltı seçimimizi Terkenlis’ten yana kullanıyoruz. Enfes sandviçleri ve paskalya çöreklerinden alalım diyoruz ama seçemiyoruz. Her biri şahane..

Sahil boyunca yürüdük.. Meşhur The Zongolopoulos Umbrellas’ta fotoğraf çekmeden dönmeyeceğim elbette..

 

Denize karşı Yunanistan’ın meşhur kahve dükkanı Mikel’de mola verip buz gibi frappelerimizi yudumluyoruz.. Yol yormuş.. Oturunca anlıyoruz :)

 

Kaç saat oturup konuştuk, frappelerden sonra kaç fincan kahve içtik bilmiyorum.. Umurumuzda da değil zaten.. “İyi ki gelmişiz” diyoruz..  Yıllar sonra bile olsa şu seyahati gerçekleştirdik..

 

Akşam yemeği için rest. rezervasyonunu yapmıştım gelmeden ama yiyecek yerimiz yok ne yapalım kalamar, ahtapot, salata ile hafif yeriz dedik.. Şehrin en iyisi bence 7 Thalasses..! Her bir tabak ayrı lezzet. Ve kesinlikle tok değil aç gidin..


Ertesi gün kahvaltıdan sonra dolaşırken Flying Tiger mağazasını görüyorum :) çok çeşitle kalmayıp inanılmaz güzel ve eğitici parçalar var çocuklar için.. Memory Card eğitici ürünleri bir harika.. Hemen Derin için daha önce almadığım 3-4 parça aldım.

Bu arada yine dolaşırken American Eagle mağazasını gördüm inanamadım… İstediğim renk sweat olsaydı orayı da pas geçmezdim :)

Dönüş yoluna geçmeden manevi abim Murat’ın arkadaşının restaurantına gidiyoruz.. Bana ne söylediyse sipariş verdim. Mücver söyle mutlaka dedi.. “Yine çok övdü acaba nasıl bir şey gelecek?” dedim içimden.. (Damak zevkine hep güvenmişimdir..)

Her bir meze muh-te-şem, ara sıcaklar şa-ha-ne…

İsmi “Το νησί Ουζερί Ψαροταβέρνα” nasıl bulursunuz derseniz şöyle tarif edebilirim;

Restaurant Tsimiski caddesinde.. Astoria Otel’e sırtınızı dönüp 100-150mt yürüdükten sonra köşede sağda kalan küçük bir restaurant. Mücver olmasa olmazınız olsun, kalamar ve ahtapot için zaten söylenecek kelime bulamıyorum.. Anlatamam yemeniz lazım diyor konuyu kapatıyorum.. (Aaaa unutmadan kredi kartı kabul edilmiyor sadece nakit ödeme yapılıyor..)

Öğle yemeği sonrasında yola çıkıp Kavala’ya geçiyoruz.. Kahve ve kurabiye molası kısacık bir şehir merkezi turunun ardından Alexandroupoli’ye varıyoruz. Burası benim en sevdiğim yerlerden biri. Yapılacak çok şey yok belki ama her geldiğimde sanki burada yaşıyormuş hissi uyanıyor bende. Yine kısacık bir şehir turu yapıp kahve siparişlerimizi veriyoruz..

Ben eve alacağım kahve çekirdeklerimi seçerken siparişlerimiz hazırlanmıştı bile.. Eve dönüş yoluna geçmeden hemen çaprazında yer alan Salgamis’tan çikolata dolgulu dilimli paskalya çöreklerinden 4-5 tane, bir tanede bitter çikolata kaplı bütün paskalya çöreği alıp Alexandroupoli’den ayrılıyoruz..

Sınır kapısına geldiğimizde Yunan tarafında kısa bir kuyruk vardı hızlıca işlemlerimizi tamamlayıp freeshop alışverişlerimizi yapıyoruz.. Biraz fazla alkol almış olduğumuz doğru :)

Türkiye gümrük ekibinden “ama limit üzerinde almışsınız” dediklerinde en sevimli halimle “aaaa öyle miii? 2’şer litre değil mi limit? Eee bi daha ki sefere almayız memur beyciğim” dedim.. Limiti yüksek alkollü içeceklerde 1 lt. olduğunu tekrarladı.. Peki dedik geçtik..

Yol boyu yine susmadık.. Gülmekten ağladık bile.. Dilerim ki; aynı şeyi düşünüp sizinle kahkahalara boğulan dostlarınız olsun.. Çok şükür ki benim var. Dilay’ım gerçekten iyi ki gitmişiz..

Tekrarını ilk fırsatımız da yapalım..

Kilitten umut bekleyenler var..

The Zongolopoulos Umbrellas


Beyaz Kule



Atatürk'ün doğduğu evde 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Töreni'ne katıldık.
T.C. Selanik Başkonsolosu ve Eşi

Kavala'da..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

7 Gece 8 Gün İtalya.. Araba ile Roma’dan Milano’ya… / I.Bölüm

  Zamanında yazmadığım için şimdi tüm seyahatleri arkası arkaya yazacağım.. * Oldukça uzun bir yazı bölümlere ayırdım  7 Gece 8 Gün İtalya.....