17 Ağustos 2018 Cuma

Gittim, Gördüm - Bozcaada



Vize bitti.. Euro aldı başını gidiyor. Yurt içi tatillere dönelim..

“Hadi gidelim” diyen birini hiç geri çevirmedim.

Perşembe günü konuşup “Gitsek mi?” diyen arkadaşıma Cuma öğlen bavul hazırlatıp saat 16:30’da yola çıkartan biriyim.. Gelip ofisten beni aldı direkt bizim eve.. Benim araba ile Tekirdağ üzerinden Geyikli feribot iskelesine gideceğiz..

Yolda bi kahve içtik, birde Ünal Peynircilik’te tost yedik hiç uzun mola vermeden çıktık yola devam ediyoruz… Aaaa yok yok Ayçiçek tarlalarında fotoğraf çektirmek için eziyet ettim biraz :) 

Tam gün batımı, muhteşem ışık, sarı ayçiçekler bir ben eksikmişim.. Tablo tamamlandı..

Gelibolu-Lapseki arasından geçiş yapalım dedik. Ben genelde Eceeabat-Çanakkale veya Kilitbahir – Çanakkale yapıyorum.. Bu sefer değişiklik olsun dedik. Demez olaydık. Böyle bir sıra yok! Yandex navigasyonda beni aradan çıkardı, tır sıkıştırınca yoldan çıktım adam yol verdi sıraya bildiğin kaynak yaptım kornalar filan falan… Baya abi olaylı yolculuk yaptık.

Gemi hareket etti yolculuk bitti ama gemiyi yanaştıramadı kaptan.. İki kez açıldı tekrar yanaştı. En az bir saat sırada kaybettik, yarım saatte geminin yanaşması ile gitti ve biz 00:00’da olan son Bozcaada feribotunu 40dk. ile kaçırdık. Ek sefer de yok.. (-ki yolda 3 farklı numaradan arayıp yoğun talep varmış gibi göstermelik hareketler yapmadık değil..)

Feribot gitmiş biz iskelede kaldık. Arkadaşım ile birbirimize bakıyoruz.. “Ne yapalım sabahlarız bizde” dedim.. Plajın cafesinde ikişer bir içtik tavla oynarken.. Söylememe gerek yoktur sanırım 2 mars 1 oyun ile tabi ki ben kazandım. Fenerium’dan Kemal Atatürk imzalı t-shirt’ine iddaya girmiştik.  

Saat olmuş 02:30 biz tuzlu fıstık kemirip bira içiyoruz.. Adam kapatıp gidecek gidemiyor çünkü tek feribotu kaçıran biz değiliz herkes oturuyor :)

Kalk gidip arabada uyuyalım dedim. Sığamadı koskoca arabaya aldı yorgan gibi havlusunu plaja gitti. Hayır bizde ki akıl arabada iki kişiyiz birer ceket, yelek, sweat filanda almamışız.. Hiç aklımıza gelmemiş demek ki.. Bende havlumu şalımı alıp gittim şezlonglarda uyuyacağız.. Yattık.. Tabii yine şezlong ta tek uyuyan biz değiliz.. Üzerimize çiğ yağıyor.. Ben “arabaya gidiyorum soğuk burası uyuyamadım” diyerek sıcak arabada uyuma keyfini çıkarttım. Aradan 2-3 saat sonra cam tıklatılıyor ki kapı açılsın üşüyenler gelsin diye.. Kıyamadım açtım kapıyı geldi ön koltukta kıvrıldı uyudu. Bense arkada yayıldım..

Sabah seslere uyandım.. Online feribot bileti alanlar konuşuyorlar şu sıra buradan giriş.. Sen işini garantiye al Pınar al biletini dedim telefondan bilet seçimlerini yaptım ödeme kısmına geldim, bir amca 07:00 feribotuna bilet kalmamış oğlum dedi duydum “o son bileti ben alıyorum amca” demedim :D
Feribot binişlerini sıraya göre alıyorlar. Siz işinizi garantiye alın biletinizi internetten alın..

Online bilet ve sefer saatleri için http://www.gdu.com.tr/ ‘yi ziyaret edebilirsiniz.
Feribotumuza binip adaya geçiyoruz.. Ada sokakları boş Selma Teyze’nin bağ evine gidiyoruz direkt.. Selma Teyze Arzu’nun İstanbul’dan komşusuymuş. Ellerinde büyüdüm diyor.. Arzu yolu tarif ediyor ve evi buluyoruz.. Sessiz sessiz girdik bahçeye kimse yok.. Uyuyan varsa da rahatsız etmeyelim dedik. Terasta duran şezlonglara bakıp “Ben yatarım kahvaltıya uyandır beni” dedim :)

Manzara muhteşem.. Bazen gözlerini kapatıp olmak istediğin yerde olmak istersin ya.. İşte tam olarak o manzaraydı.. Şezlonga uzandım ama uyuyamadım :) 10-15 dk sonra Selma Teyze geldi. Kısa özetlerle kahvaltımızı hazırladık hep birlikte. Nasıl nefes almadan nasıl yediğimi anlatmıyorum. Reçelleri efsane. Hepsini kendi yapıyor.

İnternette olumsuz yorumlar gördüm.. Pek inanamadım.. Ben memnun ayrıldım.. Tabii bu tamamen kişilerin beklentisi ile ilgili. Ben, bize veya konaklayan diğer ailelere karşı hiç olumsuz bir davranış görmedim.

İletişim bilgileri;
TENEDOS ASMA BAĞEVLERİ
Selma KIRBAŞ - 0532 294 1251

Kahvaltımızı yapıp hazırlanıyoruz.. Ayazma Plajı’na arkadaşların yanına gidiyoruz. Yer var ama şezlong en önemlisi şemsiyelerin hepsi dolu.. Arzu sandalyeleri alalım kızların şemsiyeye kaynak yaparız planlarıyla bense şu çantaları atalım denize girelim derdindeyim :)

Sandalyeleri almış gelmiş minnoşum. Kızların şemsiyeye çökerken yan şezlonglar boşa çıkınca oraya çöktük hemen. Biraz bilgi paylaşımı yaptık :) yan grubun sigara yakamama sorunun çözdü yedek çakmağını vererek canım arkadaşım..

Arzu kahvaltıyı hafif yapınca “ben öğle yemeğine kızlarla Vahit’in Yeri’ne giderim” dedi. “Ben uyurum çok yedim zaten kahvaltıda sen git” dedim. Biraz vakit geçince kızlarla yemeğe gittiler. Yan grup 5 kişi her biri birer posta gidip soğuk bira alıyor. Geri geldiğinde uyuyan varsa torbayı sallayarak şişeleri birbirine çarptırarak ses çıkartıyor arkadaşını uyandırıyor.. Sonra patırtı gürültü şakalaşmalar akşama kadar böyle devam etti. Ben elimde kitap ama dibimde oldukları için duyuyorum tüm konuşmaları.. Yine çakmakları kayboldu ve bulamadılar :) biri "istesene" diyor, diğeri "oğlum kız kitap okuyor böleyim mi şimdi" diyor.. Dönüp baktım ikisi de sırıtıyor :) çantadan çıkarttım uzattım..

“Yaa işte kusura bakmayın, böldük sizin keyfinizi de, kaybetti arkadaş herhalde bulamıyoruz” üç kişi aynı anda konuşuyor hangi birine bakacağımı şaşırdım.. Dördüncüsü sigara uzattı “kullanmıyorum teşekkürler” dedim. Bir diğeri bira uzattı laf lafı açtı tatillerden muhabbet sardı.. Sonra deniz gidenler, uyumayı seçenler oldu bende kitaba geri döndüm sonra bir ara uyudum.. 

Kaç saat geçti bilmiyorum Arzu geldi. Bildiğin küfelik.. Ne ara o kadar içmiş olabilir diye düşündüm. Bayağı içmiş.. “Ben bi denize gideyim soğuk iyi gelir” dedi gitti. Yan ekip yine yeni biraları almış bana da ikram ediyorlar soğuk kalması için çanta ile geldi.. Bu markada eşantiyon çantası normalde vermediklerini biliyorum çantayı nereden aldığını sordum. Büfeden geçici olarak veriyorlarmış. “İsteseniz de vermiyorlar” dedi. “Biliyorum aynı grupta, aynı binadayız” dedim ve pişman oldum.. Beşi birden soru yağmuruna tuttu. Hangi birine cevap vereceğimi şaşırdım.

O anda uzaklardan bi ses “Pinaaarrrr aşkiitooomm” nasıl bakış attığımı tahmin edebilirsiniz diye düşünüyorum.. Arzu’nun kızların ön tarafa geçtiğini bizde oraya gidelim demek için Belgin Doruk / Hülya Koçyiğit koşuşu ile bana doğru koştuğunu gördüm… Görmez olaydım.. Hemen müdahale edip onu yolladım. 

Bende toparlandım kızların yanına gittim. Akşam rüzgar güllerinin orada şarap keyfi için plan yaptık. Plajdan ayrılırken 5’li ekibin yanından geçiyoruz hepsinin birden dönüp bana “iyi akşamlaaarrrr” demesi sonra birinin “yarında buradayız”, bir diğerinin “yarın görüşürüz” demesi.. Arzu’nun bana bakışları ve “Lan sen bunlarla ne ara tanıştın?” diye sorması.. Benim dönüp “yaa biz yarın dönüyoruz İstanbul’a” demem ve hepsinin “Aaaa gidiyor musun?” yakarışları.. Bunların hepsi 60sn. de olanlar.. Arzu’nun kolumdan çekiştirip düş önüme diyerek çekiştirmesi ve sürüklemesi ikinci 60sn. içerisinde… :)

Bağ evine gidip duşumuzu alıp şaraplarımız,bardaklarımız, soğuk buzluğumuzla gün batımını izlemeye rüzgar güllerinin olduğu yere doğru yoldayız.. Mahşeri kalabalık, arabayı oldukça uzağa park edip yürüyoruz.. Evlilik teklifine şahit olduk :) hava bulutlu olunca gün batımının ihtişamını göremedik ama rüzgar güllerini arkamıza alıp fotoğraflarımızı çektik.. Karanlık çöktüğünde ayrıldık oradan.. Ekip eğlenceli olunca saatin nasıl geçtiğin anlamıyorsun..

Dönüşte akşam yemeği için Tayyare Pizza’ya uğruyoruz.. Üç tane kocaman pizza söyleyip yiyoruz.. Tek kelime ile efsane.. Mutlaka uğrayın derim.. (Sezon sonu kapatıyorlarmış Eylül ayında kapalı olursa şaşırmayın)

Merkeze iniyoruz çay kahve faslına geçelim dedik.. Çınaraltı Cafe’de kahve içelim dedik.. Bize denk geldi diye düşünüyorum kahve berbattı. Geri gönderdik yenisini istedik. Kötünün iyisi..

Hediyelik eşyalara bakıyoruz ben dağ kekiklerinden aldım yarın sabah daha fazla vaktimiz var diye.. Geç saatte artık uyuyalım diyerek bağ evine dönüyoruz.. Gökyüzü o kadar net, yıldızlar o kadar parlak ki büyük pufları alıp terasa kendimizi de puflara atıyoruz.. Daha önce yıldızları böyle izlememiştim. Muh-te-şem..

Sabah öğlene doğru uyandık yine enfes reçeller ile kahvaltımızı yaptık. Öğleden sonra toparlanıp limana gidip feribot sırası bekleyeceğiz. Sıraya girmeden alış-veriş yapalım dedik. Dolaştık kurabiye, zeytinyağı, şaraplarımızı aldık ben daha önce Asos’tan şile bezi gibi bir elbise almıştım. Bulursam yine alırım demiştim. 1-2 mağazaya baktım iki elbise beğendim kararsız kalınca almadım. Oysa böyle bir durumda ikisini de alırdım :) Neyse listemizi tamamladık otoparktan arabayı alıp sıraya gireceğiz.

Rezervasyonlu çalışıyorlar. Önerim; adaya gittiğinizde dönüşünüz için mutlaka iskelede rezervasyon yaptırın dönüşte kafanız rahat olsun. Biz yaptırmadan bahtımıza ne çıkarsa dedik kuyruğu görünce keşke dememiş olaydık dedik. 63. Rezervasyonsuz araç biziz. Saat 14:00 civarı. Feribot 60-70 araç alıyor, yarısı rezervasyonlu yarısı sıradan. Bu; bizim 3.veya 4. Feribota bineceğimiz anlamına geliyor.. 17:00 garanti diyorum (saat başı feribot olduğu için). Sıra zamanı geldikçe ilerliyor, Arzu yine kendine arkadaş buldu sandalyesini açtı oturup muhabbet ediyor :) (değişik bu yaa.. cidden değişik)

3 saat bekledik, feribota biniş sırasında artık 2.aracız. Saat 16:00 araç alımını kapattılar bizde arabayı kilitleyip çarşıya indik tekrar. Çiçek pastanesinden dondurma yiyeceğim aklımda kalmış :) ondan bundan 5 top aldım kız şaşkın şekilde bana bakıyor. “Bu bitsin yine alacağım kapının önündeyim” dedim. Güldü. Halbuki ciddiydim. Elimdeki bitti içeri girdim; Limonlu, Lavantalı (-ki Ef-sa-ne), Bal-Badem ve Böğürtlenli aldım. Feribot kalkış saati yaklaştı diye yavaş yavaş yürüyoruz. 3-4 sıra arkamda olan aracı görünce ek sefer koydular anlaşılan dedim.. (yoğunluğa göre yapıyorlarmış) Bizim sıra gelince yönlendirdiler 17:15’te hareket  etti feribotumuz. Eve dönüş yolculuğumuz başladı..

Yolda bol bol konuştuk. Dostum diye söylemiyorum çok çok uzun bir süre olmadı tanışalı Arzu ile 5 seneyi geçti ama çocukluk arkadaşım kadar yakınım diyebilirim. Her zor zamanda yardımınıza koşacak, en mutlu anlarınızı daha da mutlu hale getirmek için çaba gösterecek insanlar olsun istersiniz ya bir Arzu’nuz olsun derim. Nam-ı diğer “Duygusal Panda”

Biz “Lan gerizekâlı” ile kahkahayı basarak başlar “Lan iyi ki varsın”la bitiririz günümüzü. Ama harbiden “İyi ki varsın Zuzu”..

Hadi gidelim dediğimde tereddüt etmeden hadi gidelim dediğin için sonsuz teşekkürler..

1,5 günde Bozcaada’yı gezemezsiniz. Bizim ki bir delilikti zaten amacımızda “Aaaa bu olmadı, yetmedi bir daha gelelim” diye bilmek içindi.

Önerilerim,
  • Feribot biletlerinizi internetten alın,
  • Zamanınız varsa geze geze gidelim diyorsanız Tekirdağ üzerinden gidebilirsiniz ama tavsiyem Çanakkale – Biga yolu üzerinden gitmeniz.Direkt Geyikli Feribot iskelesine geçin
  • Tekirdağ yolundan gidecekseniz.. Gelibolu-Lapseki (çok yoğun, çok sıra oluyor), Eceabat-Çanakkale (çok yoğun), Kilitbahir-Çanakkale (tavsiyem bu olur 1.en kısa mesafe 10dk yolculuk sürüyor, 2.doldur-boşalt çalışma düzeni var, 3.özel şirket seferleri kendileri belirliyor. Dönüşte bu yolu seçtik)
  • Adaya inince dönüş için rezervasyonunuzu yaptırın.
  • Gitmeden önce belirlediğiniz restaurantlara rezervasyonunuzu yaptırın.
  • Ayazma plajına gidecekseniz erken gidin şemsiyesiz kalmayın.
  • Rüzgar güllerinde gün batımı için buzluğunuz şaraplarınız ve kadehleriniz yanınızda olsun. Şal/rüzgarlık almayı unutmayın ciddi esiyor..

Bozcaada’da,

Görün,
(Listemde olanları yazıyorum, hepsine gidemedim elbette tekrar gelmek için bir sebep olsun değil mi ama?)
  • Bozcaada Kalesi
  • Rum Mahallesi
  • Ayazma Manastırı
  • Şarap fabrikaları (bir sonraki gelişte gideceğim)
  • Polente Feneri ve Rüzgar Gülleri
  • Akvaryum Koyu ve diğer plajlar (bir sonraki gelişte gideceğim)


Yiyin;

  • Tayyare Pizza
  • Sandal Restaurant
  •  Vahit’in Yeri
  • Çiçek Pastaevi (Dondurma)
  • Veli Dede Fırını
  • Çınaraltı Cafe (kahvelerin kötü olması bize denk geldi sanırım söyledik hemen değiştirdiler, biz kahve içtik ama börkleri çok başarılıymış)
  • Rengigül Konukevi (Kahvaltı)
  • Shelter Coffee


Tadı damağımda kalan en kısa seyahatim oldu. Tekrarını bağ bozumuna denk getirip gitme planları içerisindeyiz.

Fırsat yaratıp gidin, pişman olmazsınız..




  











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

7 Gece 8 Gün İtalya.. Araba ile Roma’dan Milano’ya… / I.Bölüm

  Zamanında yazmadığım için şimdi tüm seyahatleri arkası arkaya yazacağım.. * Oldukça uzun bir yazı bölümlere ayırdım  7 Gece 8 Gün İtalya.....