Kimileri Doğu’ya gider kimileri
Batı'ya…
Hayalleri gerçekleştirmek bizim
elimizde ama doğru zamanı beklemek önemli.. Tüm kış annemin Doğu Expresi’nde
gördüğü kareleri anlatması ile geçti. Hazır çalışmıyorken gidelim dedim ama bu
seferde bilet yok.. Resmen karaborsa..
Tren yolculuğu yapmak istiyor ama
yataklı vagonda.. Değişik bir annem var evet.. “Boşver doğuyu ben seni başka
yere götüreyim” dedim.. Tren ile başka nereye gidebiliriz onu düşünüyor..
Vize
randevusunu aldım, evrakları hazırladım, başvuru formuna imzasını alırken ne bu
dedi tabii, 29 Ekim’deki tatili değerlendiririz vize alalım hazır olsun dedim..
Pasaportunu da aldım götürdüm vize merkezine verdim. Kız 4-5 gün sonra gelin
dedi.. Kontrol ediyorum başvuru durumunu pasaport hazır bilgisi çıkınca ekranda
gittim aldım.. 6 ay 12 günlük çoklu giriş vermiş yunan konsolosu :) Kadın emekli, sırtını devlete dayamış, tapuları da var.. Uzun süreli vize almaması
için bir sebep yok..
Eve geldiğimde “Hadi haftaya Edirne’ye
gidelim ciğer yeriz kurabiye alır döneriz” diye babam dünden razı, Seda’ya da
söyleriz kızımı da alırız gideriz planında Sevim’ciğim..
Sofya'ya gitmiyor muydun Edirne nerden çıktı demeyin.. Anlatıyorum.. :)
Öğlene doğru yola çıktık pasaportlar
benim çantamda.. Babamla Seda biliyor.. Edirne’de dolaştık biraz sonra Karaağaç
köyüne geçtik. Babam Karaağaç köyünü çok seviyor “Keşke buradan ev alsak” bile dedi. O derece seviyor.. :)
Anneme de yolda anlattım. Babamlar bekleyecek bir sınırdan giriş çıkış yapacağız ki vizende Yunan damgası olsun dedim. Yürüyerek ülke sınırı geçecek pek bi heyecanlandı..
Pazarkule sınır kapısı girişine arabamızı park ediyoruz..
Yurtdışı çıkış pullarımızı alıyor ve yürüyerek yunan tarafına geçiyoruz..
Kastanies en minik köylerinden biri..
Nüfus herhalde 200 kişi filan ve genelde yaşlılar var. Yürüyerek köy meydanına
geliyoruz hemen meydanda bulunan cafede frappelerimizi yudumlayıp biraz daha
dolaşıp geri dönüyoruz. Bir saat kalmadan geri döneceğiz zaten geliş amacımız
vizeyi Yunanistan’dan aldıysak ilk Yunanistan’a giriş çıkış yapmak (**)..
Free
shoptan kurabiye ve çikolata alıp Türkiye sınırına geliyoruz işlemlerimizi
tamamlayıp arabaya atlayıp babamların yanına gidiyoruz..
** Vize uygulamalarında şöyle bir
durum var. Vizeyi hangi ülkeden aldıysanız o ülkeden giriş yapmanız öneriliyor.
Programınız değişmiş başka bir ülkeye seyahat etme durumunuz olmuş olabilir tavsiyem
vize süreniz bitmeden vizeyi aldığınız ülkeye giriş çıkış yapmanız.. Vizeyi
aldığınız ülke daha sonraki vize başvurularınızda “red” verebiliyor. “Daha önce
benden vize almışsın ama ülkeme değil başka ülkeye giriş yapmışsın git şimdi
vizeni oradan al” cevabını almak istemiyorsanız sicilinizi bozmayın derim.
Tabii yine de tercih sizin..
Alışverişlerimizi yapıp akşam eve
dönüyoruz. Araba kullanmayı seviyorum yol beni yormuyor. Eve gelince “Haftaya
Cuma akşam ben iş çıkışı Küçükçekmece’ye gelirim sende bavulu alır evden çıkar
oraya gelirsin” dedim. Annem anlamadı.. “Salı günü gidip tren biletlerimizi
alacağım Tren ile Sofya’ya gidiyoruz” dedim. Çığlık kıyamet… :)
Bilet konusunu çok araştırdım. En
garanti çözüm Sirkeci Gar. Halkalı Gar’dan da bilet satışı var ama gişe daha
erken kapanıyor. Sirkeci 21:00’e kadar açık. (Yine de gitmeden arayın)
** Uluslararası tren biletleri web
sitesi üzerinden satılmıyor maalesef..
Web Sitesi : www.tcdd.gov.tr
Çağrı Merkezi : 444
82 33
İş çıkışı Marmaray ile Avrupa yakasına
geçiyorum. Direkt Sirkeci Gar içerisine çıkan kapı var. Gar girişinde sol
tarafta ki gişeden uluslararası tren biletleri satılıyor. Tarihleri söyleyip
ödemeyi yapıyor biletlerimizi alıyorum. (İki kişi gidiş dönüş yataklı vagon 750-TL.
gibi bir rakam ödedim.)
Halkalı tren istasyonu halen inşaat
aşamasında. Bölüm bölüm tamamlanmış. Araba ile gitmek çok akıllıca değil.
Çevrede otopark yok. Araç park edenler vardı ama sanırım onlarda personeldi.
Taksi ise en kolay çözüm.. Bu arada Sirkeci Gar’dan kalkan bir servis var. Biz
eve daha yakın olduğu için direkt istasyona gitmeyi tercih ettik.
Biletlerimizi kontrol ettiler
vagonumuza bindik. Kompartımanımız da iki yatak, mini bir masa olan dolap,
içinde mini buzdolabımız, tertemiz poşetlerinde çarşaf ve yastık kılıfları var. Isı ve klima kontrolü sizin elinizde. Küçük prizler var sarj için ama
sadece yataklı vagonda bulunuyor. Ben evden su ısıtmak için mini makine
getirmiştim. Çayımız kahvemiz zaten var.. Yolculuk için hazırız..
Cuma akşam tam saatinde hareket ediyor
trenimiz. Tıngır mıngır gidiyoruz.. Annem çok mutlu. Zaten bu her şeye bedel.
Çorlu’da yaşanan tren kazasından önce
seyahat etmiştik biz L hayatımız pamuk ipliğindeymiş meğer.. Çünkü o
güzergâh tek ve tüm trenler o raylardan geçiyor. Biz giderken de çok yoğun
olmasa da yağmur yağmıştı L Yiyecek ekmeğimiz varmış daha dünyada
diyoruz..
Allah hayatını kaybedenlere rahmet,
ailelerine sabırlar versin..
Kaldığım yerden devam ediyorum.. Uyku
moduna geçmiştik. Edirne’ye sınır kapısına geldiğimizde görevli polis ekibi
tren gelince geliyor. Biraz onları bekliyoruz. Sonra sıra ile tüm yolcuların
çıkış işlemleri yapılıyor. Ben yurtdışı çıkış harçlarını bankaya yatırmıştım.
Dekontları gösteriyoruz gecenin o saati pul için koşturmak istemiyorsanız
önceden bu işlemi yapabilirsiniz.
İşlemi biten trene kompartımanına geri
dönüyor. Bense fotoğraf derdindeyim :)
Bu arada pasaportumda tüm yurtdışı
çıkış damgaları tamamlandı. Uçak, Araba, Gemi ve Tren… Annem’in ise uçak ve
gemi damgası kalmış onu söylüyor hemen.
Edirne’de daha uzun
bekliyoruz çünkü TCDD’ye ait lokomotif ayrılıyor, Bulgaristan demir yollarının
lokomotifi trene bağlanıyor. Bu işlem biraz uzun sürdüğü için zorunlu bir
bekleme oluyor. Lokomotifler değişiyor biz hareket ederek Türkiye sınırını terk
ediyoruz yavaş yavaş..
Bulgaristan sınırını geçtikten sonra yeniden pasaport
kontrolü var bu sefer Bulgar polisi. Son derece itici ve kabalar. Zaten oldum
olası Bulgarları sevmem. Trenden indirmiyorlar pasaportları toplayıp gidiyorlar
yaklaşık yarım saat sonra geri getirip teslim ediyorlar..
Kontroller sonrasında tren yoluna
devam ediyor.. Sabah Sofya’da gözümüzü açacağız..
Annemin uyandırması ile camdan
manzarayı izliyorum.. Burası böyleyse Doğu Expresi’ni, Van Gölü Expresi’ni
düşünemiyorum..
Tez vakitte planlama yapmalıyım diyorum..
Manzaraya karşı kahvelerimizi
yudumlayıp kahvaltımızı yaptık. Tren perona yavaş yavaş yanaştı. Mini
bavulumuzu alıp almama konusunda kararsız oldu annem en son alalım dedi.
Görevliler bırakabilirsiniz isterseniz nasılsa akşam bizimle döneceksiniz dediler
ama biz yanımızda kalsın dedi.
Tren garı ve şehir merkezi çok uzak
sayılmaz “Yürüyerek mi gidelim taksiye mi binelim?” dedim. “Yürüyelim hem
etrafı görmüş oluruz” dedi.
En fazla yarım saatte şehir merkezine
gittik zaten. Hep söylerim şehri keşfetmenin en güzel yanı kaybolarak
dolaşmak..
Bağdat Caddesi, İstiklal Caddesi gibi
büyük birçok cafenin olduğu Vitosha Caddesi var. Ben gitmeden önce mekânları
araştırmış 3-4 tanesini seçmiştim.
Şehri 6 saatte dolaşıp
bitirebilirsiniz. Araba ile gelirseniz yakın şehirleri de listenize
ekleyebilirsiniz. Cafeler de kredi kartı geçiyor fakat yine de yanınızda Bulgar
parası Leva bulundurmak isterseniz gar içerisinde döviz bürosu var. Ben az bir
miktar bozdurmuştum.
Tren yolculuğu için söyleyeceğim tek
şey Mutlaka yapın.. Ben diğer alternatif güzergahları araştırmaya başladım
bile..
Sofya’da,
Görün,
Alexander Nevski Katedrali
Vitosha Caddesi
Saint Nikolas Rus Kilisesi
Başkanlık Sarayı
Parlamento Binası
Aziz George Rotondası
Arkeoloji Müzesi
Ivan Vazov National Theatre
St. Nedelya Kilisesi
Banyabaşı Camii
Yiyin,
Made in Blue
Gelateria Naturale
Franco’s Pizza
Villa Rosiche (enfes tatlıları var
içerisinde gül parçaları olan çikolatalı kek yedik)
** Börekleri ve hamur işleri satan pek çok dükkan bulabilirsiniz.
** Gülsuyu, gül ve lavantalı kozmetik ürünleri de oldukça ünlü alış-veriş listenize ekleyin derim.
Alexander Nevski Katedrali
Aziz George Rotondası
Saint Nikolas Rus Kilisesi
St. Nedelya Kilisesi
Made in Blue
Villa Rosiche
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder